Geçmişte çiçek aşısı nasıl uygulanıyordu?

Çiçek aşısının tarihsel uygulama teknikleri, tıp tarihindeki dönüm noktalarını yansıtan bir gelişim sürecine işaret eder. İlk dönemlerde variolasyon gibi riskli yöntemlerle başlayan süreç, Jenner'ın inek çiçeği virüsü keşfiyle bilimsel temellere kavuşmuş, deriye çizik açma ve çatal iğne gibi tekniklerle kitlesel koruma sağlanmıştır. Bu evrim, insanlığın enfeksiyon hastalıklarıyla mücadelede nasıl bir yol katettiğini gözler önüne seriyor.

25 Kasım 2025

Geçmişte Çiçek Aşısının Uygulanma Yöntemleri


Geçmişte çiçek aşısı, özellikle 18. yüzyıldan itibaren yaygınlaşan ve 20. yüzyılda Dünya Sağlık Örgütü'nün küresel aşılama kampanyalarıyla tamamen ortadan kaldırılan bir hastalık olan çiçek hastalığına karşı korunmak için kullanılıyordu. Aşının uygulanması, modern aşılardan farklı olarak, canlı bir virüs içeren "vaccinia virüsü" ile yapılıyordu. İşte tarihsel süreçteki başlıca uygulama yöntemleri:

  • Variolasyon Yöntemi (Erken Dönem): 18. yüzyıldan önce, özellikle Çin, Hindistan ve Osmanlı İmparatorluğu'nda uygulanan bir yöntemdi. Bu yöntemde, hafif çiçek hastalığı geçiren bir kişiden alınan irin veya kabuklar, sağlıklı bir kişinin derisine sürülür veya hafifçe çizilerek uygulanırdı. Amaç, kişiyi hafif bir enfeksiyonla bağışıklık kazandırmaktı, ancak bu yöntem bazen ciddi hastalıklara veya ölüme yol açabiliyordu.
  • Edward Jenner'ın Çalışmaları ve İnokülasyon: 1796'da Edward Jenner, inek çiçeği virüsünün (vaccinia) insanlarda çiçek hastalığına karşı koruma sağladığını keşfetti. Bu, modern aşılamanın başlangıcı oldu. Jenner, inek çiçeği yaralarından alınan materyali, insanların derisine çizikler açarak uyguladı. Bu yöntem, variolasyona göre daha güvenliydi ve hızla yaygınlaştı.
  • Deriye Çizik Açma Yöntemi (20. Yüzyıl): 19. ve 20. yüzyıllarda, aşılama için standart bir yöntem geliştirildi. Bu yöntemde, aşı sıvısı (genellikle sıvı formda vaccinia virüsü) bir iğne veya özel bir "bisturi" ile kişinin kol veya bacak derisine hafif çizikler açılarak uygulanırdı. Çizikler, virüsün vücuda girmesini sağlardı ve bu, bir bağışıklık tepkisi oluştururdu. Uygulama sonrası, aşı bölgesinde bir kabarcık ve sonrasında bir kabuk oluşurdu, bu da bağışıklığın geliştiğini gösterirdi.
  • Çatal İğne Yöntemi: 20. yüzyılın ortalarında, özellikle kitlesel aşılama kampanyalarında, "çatal iğne" adı verilen bir araç kullanılırdı. Bu, çatallı ucu olan küçük bir iğneydi ve aşı sıvısına batırıldıktan sonra deriye birkaç kez hızlıca batırılarak uygulanırdı. Bu yöntem, aşıyı hızlı ve etkili bir şekilde dağıtmak için idealdi ve Dünya Sağlık Örgütü'nün çiçek hastalığını yok etme çabalarında yaygın olarak kullanıldı.
  • Jet Enjektör Kullanımı (Geç Dönem): 1960'lardan itibaren, bazı bölgelerde "jet enjektör" adı verilen basınçlı cihazlar kullanıldı. Bu cihazlar, aşıyı deri altına enjekte etmek için iğne kullanmıyordu; bunun yerine yüksek basınçla deriden geçiriyordu. Bu, hijyenik ve hızlı bir yöntemdi, ancak çiçek aşısının tamamen ortadan kalkmasından önce sınırlı olarak uygulandı.

Geçmişte çiçek aşısının uygulanması, genellikle ağrılı ve lokal reaksiyonlara (kızarıklık, şişme) neden oluyordu, ancak bu yöntemler sayesinde milyonlarca insanın hayatı kurtuldu. 1980'de çiçek hastalığının resmen yok edilmesiyle, rutin çiçek aşısı uygulamaları sona erdi, ancak tarihsel olarak bu yöntemler, halk sağlığında aşılamanın önemini vurgulamaktadır.

Yeni Soru Sor / Yorum Yap
şifre
Sizden Gelen Sorular / Yorumlar
Çok Okunanlar
Haber Bülteni
;